Bayrampaşa Mutlu Son

Bayrampaşa Mutlu Son

Aniden zamanın yok bulunduğunu hissettim. Chelsea’da, iki

kişilik zevk birliktelikleri için uygun, rahat, konuksever bir

hana vardık. Burada bizi kakaolu bir kahvaltı bekliyordu.

Oteli idare eden ve yaşamı muhteşem anlayan yaşlı, Bayrampaşa Mutlu Son şen bir

görmüş geçirmiş bizimle kahvaltı etti, arada sırada yan gözle

beni çapkınca süzerek ikimizi de neşelendiriyordu. Canı

gönülden tam birbirimize bakılırsa olduğumuzu söyledi. Bu evi

biroldukça beyefendi ve hanımefendi kullanmıştı, ama o bizden

daha güzel bir çift görmediğini söylemiş oldu. Taze bir parça

olduğumdan emindi. Bayrampaşa Mutlu Son Öyle taşralı, öyle saf görünüyordum.

Eşim şanslı bir adamdı doğrusu! Bu alışılmış hancı gevezeliği

beni yatıştırıp memnun etmekle kalmadı, süre yaklaştıkça

onunla bir tek kalmaktan korkmaya başladığımdan doğmuş

şaşkınlığımı başka yöne çevirmeme de yardım etti. Gerçekaşkın, genç kız utangaçlığından baskın çıktığı bir

çekingenlikti bu.

Onu istiyordum, onun için yanıp tutuşuyordum fakat gene de

nasıl olacağını bilmeksizin en yoğun arzularımın erkeğinden

ürküyordum. Yüreğim en sıcak dileklerin ortasında korkuyla

çarpıyordu. İşte bu tutku çarpışması sevdalı özlemlerle iffet

arasındaki bu çatışma gözyaşlarına boğulmama niçin oldu,

 

birden. Sevdiğim de daha önceki şeklinde kendimi onun

korumasına teslim etmekle durumumdan gerçekleşen ani

değişiklikten doğan kaygı ve coşku kırıntılarına yordu bu

halimi ve bu düşüncenin etkisiyle beni rahatlatıp canlandı‐

racak her şeyi söylemiş oldu ve yaptı.

Kahvaltıdan sonra, Charles anlamlı bir gülümsemeyle usulca

elimden tuttu.

“Gel canım, bahçelere bakan güzel manzaralı bir oda

göstermek istiyorum sana” dedi ve yanıt beklemeden beni

havadar ve aydınlık bir odaya götürdü.

Bayrampaşa Mutlu Son

Aslına bakarsak burayı ona

beğendiren tek şey yataktı ve onun dışında hiçbir manzara lafkonusu değildi.

Charles kapıyı sürgüler, sürgülemez koşup sarıldı ve beni

yerden kaldırıp dudaklarını dudaklarıma birleştirdi.

 

Korkularım ve arzularımla titremeye başlamıştım, soluğum

kesilmek üzereyken beni yatağa taşıdı. Bayrampaşa Mutlu Son S

abrı beni soymaya

yetmediğinden, eşarbımı ve elbiselerimi açıp korsemi

çözmekle yetindi sadece. Göğüslerim çıplaktı daha on altısına

bile girmemiş, taşradan yeni çıkmış ve daha hiç el değmemiş

bir kızınkinden beklenebilecek en sert, en sıkı halleriyle

parıldıyorlardı. Onların gururu, beyazlığı ve kusursuz biçimi

ellerinin ara vermesine izin vermiyordu. Ancak bir süre sonrasında

daha güçlü bir ilgi odağı o sevecen atakya açıldı. Halbukikorkularım bacaklarımı kendiliğinden kilitlemişti fakat elinin

bir dokunuşu ile yavaş, yavaş aralarına girdikçe onların

çözülmesine neden oldu. Bu arada gözlerinin, ellerinin

incelemesine sessiz sedasız direnmeden kendimi bırakmıştım.